Paylaş
Sertlik yanlısı Tamil gerillalarının halay çekmesi gibiydi NATO Zirvesi.
*
Sonuç bildirgesine bakın:
Savaş ve tehdit çığlıkları atan bir cihadist bildirge gibi bir şeydi.
*
Özeti şudur koca zirvenin:
Rusya düşman. Çin düşman. Ukrayna’yı Rusya’ya karşı savaştırmaya devam. Çin’i tehdit etmeye devam.
*
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın barış vurguları, ateşkes çağrıları olmasa...
NATO’da barışın b’si, ateşkesin a’sından söz eden bile olmayacaktı.
*
Hey gidi NATO!
Sen ki Batılı değerler üzerine inşa edilmiş bir uygar dünya kurumusun.
Hiç değilse bir temenni olarak “barış” deseydin.
Hiç değilse ulaşılmak istenen bir gaye olarak “ölümlerin olmadığı bir dünya” arzusunu vurgulasaydın.
Samimiyetsiz de olsa araya bir ateşkes sözcüğü sıkıştırsaydın.
Hepsini geçtim.
Bari görüntüyü kurtarmak adına savunmanı “barış amaçlı” kurguladığını söyleseydin.
*
Erdoğan nefretinden gözleri kör olmamış herkes şunu kabul edecektir:
*
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “barış” ve “ateşkes” vurguları olmasa...
Kan, savaş, ölüm, tank, top, silah dışında hiçbir değeri olmayan bir NATO Zirvesi’yle karşı karşıya kalmış olacaktık.
BIKTIĞIM, SIKILDIĞIM BİR GEYİK
OTEL lobisi muhabbetlerinde, yetkililerle ayaküstü sohbetlerde, Hürriyet Washington Temsilcisi Yunus Paksoy’la hasret gideren buluşmamızda, ABD’lilerle kurulan en küçük temaslarda...
Hepsinde ama hepsinde gündem aynı:
*
“Ne diyorsun abi? Çekilir mi Biden?”
*
Öyle çok konuşuldu ki mevzu... Acayip sıkıldım, bıktım bu konudan.
*
Anladığımı kısaca söyleyeyim:
*
Biden’ın zorla adaylıktan çektirilmesi teknik olarak İMKANSIZ.
Gönüllü, onurlu bir çekilişten başka bir seçenek yok.
Yani kararı Biden verecek.
BIDEN’DAN ERDOĞANVARİ ÇIKIŞ
BİZDE bir ara Kemal Kılıçdaroğlu’na “ne olur aday olma, yoksa kaybedeceğiz” diye baskı yapılıyordu ya...
ABD’de de şu sıralar Biden’a “ne olur çekil, yoksa kaybedeceğiz” diye baskı yapılıyor.
*
ABD’nin her türlü elitleri, Hollywood’un Şahan’ları, cici demokratlar feryat figan.
“Çekil de çekil” diyorlar.
“Trump gelecek” diyorlar.
*
Biden’ın tüm bu yaklaşımlar karşısında söylediği söze lütfen dikkat:
*
“Ülkenin geleceğine bir avuç siyasi elit değil halkın iradesi karar verir.”
*
Nasıl?
Sanki Erdoğan konuşuyor gibi değil mi?
*
Bir adım sonrasında Biden’dan “elitlerle çarpışa çarpışa geliyoruz” haykırışını bile duyacağız galiba.
YÜREKLER AĞIZDA
NATO Zirvesi’nde Biden’ın göstereceği performans, önümüzdeki süreçte çok belirleyici olacaktı.
Biden’ın adamları, “aman gaf yapmaz inşallah” diye yürekleri ağızlarda bekliyorlardı.
Olay şöyle gelişti:
*
- BİRİNCİ GÜN: Güzel bir nutuk. Sıfır gaf. Göz dolduran bir performans. “Toparladı” diye sevinç gözyaşları.
*
- İKİNCİ GÜN: Zelenski’ye “Putin” diyerek büyük bir gaf. Bir gaf daha. Biden’ın adamlarının saçlarını başlarını yolması.
ERDOĞAN KİMİ İSTER TRUMP’I MI BIDEN’I MI
CUMHURBAŞKANI Erdoğan’ın resmi söylemi şu:
*
“ABD’nin iç siyaseti bizi ilgilendirmez. Kim seçilirse onunla çalışırız.”
*
Uçak sohbetinde “aramızda kalacak” falan diye bir tutum almasını sağlamaya çalıştık.
Nafile! Ser verip sır vermedi Erdoğan.
EMİNE ERDOĞAN’IN ZİRVE FOTOĞRAFI
ZİRVE fotoğraflarında Cumhurbaşkanı Erdoğan, her zaman dikkat çeker.
Şans, kader, kısmet işte.
Öyle bir denk gelir ki fotoğrafta Erdoğan, her zaman merkezi bir konumda olur.
Lider eşlerinin çektirdiği zirve fotoğrafında Emine Erdoğan’ın merkezi konumunu fark edince...
“Bu da şans, kader, kısmet galiba” dedim.
BEN BÖYLE SICAK GÖRMEDİM
SICAK sevmiyorum ya...
İnadına sıcağa, en sıcağa, daha da sıcağa maruz kalıyorum.
*
Washington’a iner inmez karşılaştığım sıcağı şöyle tanımlayabilirim:
Devasa bir saç kurutma makinesini üzerime üzerime tutuyorlardı sanki. Öyle bir nem ki nefes almak mümkün değil.
*
Böyle bir sıcak Afrika’nın göbeğinde yok. Cidde’nin havası, bunun yanında esintili bahar havası gibi kalır. Temmuzda Kıbrıs’ın havası bile bunun yanında klimatize bir ortam gibidir.
*
Bir daha İstanbul’un sıcağından şikâyet etmeyeceğim. Söz.
KİŞİSEL BİR GEZİ NOTU
ERDOĞAN’ın uçağıyla NATO gezisine katıldım.
Bu geziye katılan tüm gazeteci arkadaşlarım adına söylüyorum:
*
Bu seyahatte de... Otelde konaklama ücretini kendimiz ödedik.
Bu seyahatte de... Yediğimiz yemeklerin ücretini kendimiz ödedik.
*
Bin kere söylediğimiz halde bir kere daha söylüyorum bunu.
Çünkü yalanın, iftiranın, dezenformasyonun milli spor haline geldiği şu lanet olası ortamda yüz bin kere söylemekten bile gocunmamak gerekiyor.
Paylaş